DALGALAR

15 Ocak – 28 Şubat 2015

Kürasyon: Ebru Yetişkin

Alp Çoksoyluer,  Alper Derinboğaz, Ayşe Gül Süter, Buşra Tunç, Candaş Şişman, Deniz Kader, Erdal İnci, Korhan Erel, Osman Koç, Ozan Türkkan, Refik Anadol

Konuşmalar: Engin Sustam, Kürşad Özdemir, Nusret Polat, Selçuk Artut, Serhat Cacekli

waves-waves.com

Ses dalgaları… Işık dalgaları… Beyin dalgaları… Finansal dalgalanmalar.. Depremler… Hortumlar… Direniş dalgaları…  Gündelik gelgitlerimiz… Tüm bunlar, gündelik yaşamın olasılıklarını, salınımlarını, rahatsızlıklarını, ritimlerini, titreşimlerini ve hareketlerini oluşturuyor.

Dalgalar, bir fizik terimi olarak, enerjinin bir noktadan diğerine taşınmasıyla ilgili bir mesele. İletme, aktarma, nakletme gibi medyaya özgü işlevleri var. “Kakofoni” ve “Bilinmeyen Kod” sergilerinin doğal bir uzantısı olan “Dalgalar”, bilim, sanat ve teknoloji kesişmelerinden yola çıkarak çeşitli dalga formlarının yarattığı performatif etkileşimlerle güncel toplumsal dönüşümün nasıl gerçekleştiğini araştırıyor ve tartışmaya açılıyor.

Enerji politikalarının dünyaya hakim olduğu günümüz kapitalizminde dalgalar, algoritmik regülasyona dayalı post-totaliter yönetim zihniyetinin ve güncel denetim yollarının nasıl işlediğini de açığa çıkarıyor gibi duruyor. Güncel iktidar ağlarının enerjiyi kendine nasıl mal edebildiği, bitkinlik tasarımı yoluyla tüketebildiği ve sömürebildiği meselesiyle uğraşıyor.

Burada artık insan algısından kaçan teknolojik, biyolojik ve ekolojik maddelerin oluşturduğu çeşitli türdeki dalgalar iş görüyor. Dalgalar, bugün aynı zamanda denetim altına tutulmaya çalışılan emek süreçlerini ve işlemlerini oluşturuyor. Örnek? Afektler ve duygu salınımları, internetin çalışmasını sağlayan hatlar, veri yığını, nöronlar, veri merkezlerinin çalışmasını sağlayan kristal ve madenler, finansal hareketler,

Açık kaynak yerine yalnızca erişimi sınırlı dijital teknolojiler ve yeniden merkezleştirici hibrit ağlar tarafından bazı semptomları algılanabilen, ölçülebilen ve yönetilebilen bu emek süreçleri ve işlemleri, eski kodlara ve eski kodların çalıştırdığı düzenlere, perspektiflere, teknolojilere, yöntemlere ve örgütlenme yollarına göre kavranmaya ve okunmaya çalışılıyor. Miyadı dolmuş kodlar ve bu kodlar sayesinde güncellenerek yeniden dolaşıma sokulan, remikslenen ve yeniden üretilen tartışmalar, ideolojiler, yapılar, polemikler ve komplo teorileri gerçeklik algısını yerinden ederek bir başka dünyanın mümkün olabileceğine dair arzu, inanç ve tahayyül eşiklerini aşındırıyor, köreltiyor. Dolayısıyla ortaya çıkan sorunlara dair çoğu tartışma ve ifade biçimi, kakofoniye dönüşüyor. Gürültüyü oluşturan bu kakofonik unsurlar ise mevcut olanın varlığını ve otoritesini sürdürerek muhafaza etme işlevi görmekten ibaret kalıyor.

Bunun sonucunda ise yerel hükümetler ve küresel sermaye devlerinin işbirliğine dayalı güncel hegemonya ağının işleyebilmesi için her ne kadar ilerleme, kalkınma, gelişme, güvenlik ve istikrar gibi unsurlar vurgulansa da modern paradigmaya bağlı “İnsan” ve “İnsanlık” merkezli biyo-politikadan çoktan çıkılmış olduğunu deneyimliyoruz.

Bu zorlayıcı ve teslimiyeti rıza yoluyla tasarlayan yönetim zihniyeti, borçlandırmak ve verili düzen ve düzeneklerin altında tutmak suretiyle kontrol altına almayı hızlandırıyor. Bu nedenle güncel toplumsal dönüşümün nasıl gerçekleştiğine dair kıvrımları geçici ittifak ve dağılmalar yoluyla açmak, bu kıvrımları oluşturan dalgaları başka okuma ve ifade yollarıyla keşfetmek, paylaşmak ve çoğaltmak gerekiyor. Yaşamsal bir direniş olarak da ortaya çıkan bu girişim, başka türlü var olma olasılıklarını yaratmaya çalışıyor.

Gerçekleştirilen her küçücük titreşimin bir diğeri tarafından duyumsanarak bir etkileşim silsilesine neden olabileceğini düşünürsek, gündelik yaşamımız içinde her an verdiğimiz kararlar, yaptığımız seçimler ve tercihlerle şeyleri nasıl yeniden ürettiğimiz, taşıdığımız, naklettiğimiz ve aktardığımız son derece önemli hale geliyor. Bu, elbette, nasıl bir medya haline geldiğimiz ve medya olmak suretiyle neye aracılık ettiğimizle de ilgili bir sorun.

Bu sorun, yaşamsal bir öneme sahip. Esnek üretim koşulları altında kısa süreli ya da ani şok, spekülasyon, manipülasyon ve sarsıntılarla tetiklenen ve yayılan dalgasal mutasyonlar,  kullanıma sokulacak ve tüketilecek enerji kaynaklarının sondajlanmasını sağlıyor.

Siyasi, ekolojik, teknolojik, ekonomik, toplumsal ve psikolojik enerji hatlarına dönüşen bedenler ve maddelerin oluşturduğu dalgalar söz konusu. Yay-bedenler, elektromanyetik-bedenler, ses-bedenler, nöron-bedenler, kalabalık-bedenlerin oluşturduğu dalgalar bunlardan yalnızca bazıları…   

Dolayısıyla dalgaları oluşturan bu bedenler ve şeyler sayesinde yer altındaki, karanlık, yoğun ve akışkan enerji kaynaklarının ve enerji hattı ağlarının fışkırarak yeryüzüne nasıl çıkarıldığı ve bu sayede denetim altında tutulabilen güç ağının nasıl yayıldığını keşfetmek mümkün olabilir.

Sergideki işler, içselleştirilen bu güncel unsurları keşfederek yeniden kullanmayı, geri dönüştürmeyi ve remiksleyerek başkalaştırmayı deniyor. Dönüşüme neden olan işlemleri ve süreçleri duyumsanır kılmaya yönelik deneysel ve performatif alanlar ile anlar açıyor.

Dijital teknolojilerin gündelik yaşamın sıradan bir parçacığı haline geldiği post-medya döneminde Dalgalar aynı zamanda P2P, Do-It-Yourself ve Maker hareketi gibi yeni medya kültürünün demokratik süreç ve işlemlerle müşterekler lehine yayılmasına aracılık ediyor.

Ebru Yetişkin

İŞLER

aurora_aysegulsuter

AURORA
Ayşe Gül Süter

ozan turkkan

KUYU
Ozan Türkkan

busra_tunc

SINUSOID
Buşra Tunç

candas_sisman

RE_CONN-ACT
Candaş Şişman

deniz_kader

RE-FLUCT
Deniz Kader

Stumblers - Erdal İnci

TÖKEZLEYENLER
Erdal İnci

osman_koc

HİPERMEVCUDİYET
Osman Koç

alp_coksoyluer

RESONARE
Alp Çoksoyluer

erdal_inci

FORMAPHONE
Erdal İnci

korhan_erel

BULGULAR
Korhan Erel

alper_refik

PASAJ
Refik Anadol & Alper Derinboğaz

KONUŞMALAR

Selçuk Artut
Sanatttaki Güncel Dalgalanmalar: Teknoloji & Sanat

Nusret Polat
Deleuze’de Kıvrım Kavramı: Leibniz Felsefesi Üzerine

Kürşad Özdemir
Mikro İstanbul

Engin Sustam
Güncel, Toplumsal Dalgalanmalar: Siyaset & Sosyoloji

Serhat Cacekli
Güncel Sanat: Dalga mı, Parçacık mı?